4.7
(3)

Odaya girer girmez, Azza’nın üzerine atladı. Öylesine tutkuyla öpüşüyorlardı ki yan odadaki çocuğun uyanabileceği tehlikesini düşünmediler bile. Sağ eli Azza’nın boynuna sarılmış, sol eli memesini yoğuruyordu. Azza geri geri giderek, Ader’i yatak odasına götürüyordu.
Azza yatağa sırt üstü fırladı. Ader pantolonunu bile soyamadan, önünü açtı ve hemen Azza’ya girmeye başladı. Delicesine keyif alıyorlardı. Henüz tecrübeli cinsel hayatı olmayan gençler gibi, her saniyesi bir ilk gibi güzeldi.
Zirveleri öylesine uyumluydu ki artık, tam ulaşacakları anda, komşunun duvara vurduğunu işittiler.
“Biraz daha sakin olur musunuz?”
Bir anda gülmeye başladılar. Gülmek bazen seksi mahveder, bazen de daha güzel yapar. İki dakika sonra işi bitirdiler.
“Ben hemen duş almaya gidiyorum.”, dedi Ader.
“Dikkatli ol. Unar uyanmasın.”
“Tabii ki.”
Azza soyunmamıştı bile. Sadece eteğini indirdi ve yatağa oturdu. Yandan telefonunu aldı. Mesajlara bakacaktı. Yeni bir şey yoktu. Öğleden sonra hava durumuna baktı. Yağmur gösteriyordu.
“Haziran’da yağmura uyuz oluyorum.”, diye düşündü.
Yarım saat geçti, Ader banyodan dönmedi. Kontrol etmek için, kapıyı yavaşça açtı. İçeride Ader yere uzanmıştı. Panik halinde yanına geldi, sarstı, ancak Ader hiçbir işaret göstermedi. Nefesini yokladı. Yok. Nabzına baktı. Yok.
“Ne oldu bu amcaya?”
“Sen ne zaman kalktın?”
“Uyumadım. Uykum yok.”
Azza’nın başı dönmeye başladı. Yerde yatan bu adamın kim olduğunu mu, ona ne olduğunu mu anlatsa, adama yardım mı etse, şaşırıp kaldı.
“Sen odana git.”
“Niye amca yerde yatıyor?”
Çocuğu kolundan tutup, banyodan uzaklaştırdı. Odasına kadar götürünce, o iki saniyede ne yapacağını düşünmeye çalışıyordu.
“Amca su içmek için banyoya girdi. Bir şey olmuş. Doktor çağıracağım. Sen odadan çıkma.”
“Ama tuvaletim geldi.”
“Tamam. Ama amcaya bakma.”
Unar tuvaletini bitirdikten sonra, bir daha adama baktı ve çıkıp, odasına gitti. İyi ki adam çıplak değildi. Kocaman bir havluya sarılmıştı. Aksi halde Unar’dan çok utanacaktı.
Azza ne yapacağını şaşırmıştı. Konu komşunun, eş dostun şimdi haberi olacaktı. Komşusuyla, hem de komşulardan en yakın arkadaşı Aynet’in eşiyle ilişkisi olduğunu nasıl anlatacaktı? Aynet’in yüzüne nasıl bakacaktı? Dünyası bir anda yıkıldı.
Doktor yerine, Aynet’i telefondan aradı.
“Bir işim vardı. Geliyorum.”
10 dakika öylesine adama bakıyordu. Ne güzel anlardı az önce. İçinde hâlâ onun izleri vardı. Aktığını da hissediyordu.
Aynet kapıyı çalmadan içeri girdi.
“Ne oldu? Niye telâşlısın?”
Azza banyo kapısından çekildi. İçeride yatan kocasını görünce, ne diyeceğini şaşırdı.
“Ne işi var burada?”
“Arkandan iş çeviriyorduk. Çok utanıyorum. Öldür beni.”
Beklenmedik bu gelişme, Aynet’in de dilini çözdü.
“Ben de senin kocanla az önce oteldeydim. Ben de çok utanıyorum. Ne oldu böyle bize? Böyle değildik.”
Azza’nın yüzü kızardı ve gözleri karardı. Başka bir durumda kadına kim bilir ne yapabilirdi, çünkü kocasını çok kıskanıyordu. Çok yakışıklıydı.
“Azza, şimdi başka şeyleri düşünmenin zamanı değil. Şunun çaresine bakalım.”
“Ne yapabiliriz, peki? Başımızdan savamayız ki.”
Aynet biraz düşündükten sonra:
“Bizim banyoya taşıyalım. Sanki orada olmuş gibi gösterelim. Gerçekler anlaşılırsa, her ikimiz rezil oluruz.”
Azza düşünmeden, buna razı oldu. En azından kendi evinde adam olmayacaktı.
Bir battaniyeye sarıp, girişi yokladılar, kimsenin olmadığından emin olduklarında, karşıdaki daireye taşıdılar. Katta zaten bu iki daire vardı. Kimse de görmeyecekti.
Aynet’in banyosunda, Ader’i Azza’nın banyosunda olduğu şekilde yere yerleştirdiler. Duşu açıp, duvarları yaşlatıp, etrafı buharlattılar.
“Şimdi acil servisi arıyorum.”
Aynet telefondayken, Azza da kocası Benor’u aramak için, kendi evine gitti.
“Neredesin, Benor? Hemen eve gelebilir misin?”
“Tamam. Hemen. Ne oldu?”
“Aynet geldi. Ader kalp krizi geçirmiş. Hemen koştum. Yapacak bir şey yoktu. Şimdi doktoru arıyor.”
Benor evde Ader’in karısı Aynet’in kendisiyle olan ilişkisini anlamış, kavga çıkmış, sonra da Aynet’in Ader’i öldürdüğünü düşündü. Çok korktu. Herkese rezil olacaktı. Oysa toplumda o çok namuslu bir adamdı.
Hemen eve koşmak yerine, gelecekte lekeyle yaşayamayacağını farketti.
Yeni Dış İşleri Bakanlığı binasının hemen karşısındaki parkta arabasını bıraktı, Bakanlığın yanındaki köprüye gitti. Ölmek için yüksek bir köprü değil, ancak kafasıyla atlarsa, belki beyin sarsıntısından ölebilecekti. Hızlı hızlı yürüdüğü gibi, hiç düşünmeden hemen atladı. Uçarken, iyi ki karısının bu ilişkiden haberi olmadığını düşündü. Yoksa mahçup olacaktı.

Yazıyı beğendiniz mi?

Click on a star to rate it!

Ortalama oy 4.7 / 5. Vote count: 3

No votes so far! Be the first to rate this post.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir