0
(0)

Sabaha karşı saat üçte yattı.

Uykusu delikliydi. Bu, uyku değil, adeta bir işkenceydi. Bazen birkaç gece ardı ardına tekrarlanıyordu, öyleki uykudan korkuyordu. Uyku, bir nevi hayat mücadelesi kavramını benimsemişti. Ölümle sık sık burun buruna gelmek, birbirlerinin yüzüne bakmak, kendisini çok yormuştu ve…korkutmuştu.

Nefesi sıralı ve düzgün bir şekilde değildi. Tempo yoktu. Nefes alıyor, uzun bir süre tutuyor, koyveriyor. Bir ara normal şekilde nefes aldıktan sonra, nefesini veriyor ve birkaç saniye nefesine unutuyordu. Bir molalar, çoğu zaman on beş, yirmi saniye uzuyordu. Nefes düzensizliğinden olacak ki, uyurken, aniden bir boşlukta düşüyormuş gibi oluyordu. Kalbinin tam ortasından açılan bir delik bu sanki. Düşüş hayli uzun sürüyordu. Hayatta kalmak için mücadele bu sıralarda yapılıyordu. Bu “düşüş” sırasında, nefes alamıyordu. Beyni çalışıyor, uykuda olmasına rağmen, bilincine kavuşuyor, oysa vücudunun herhangi bir yeriyle en küçük bir hareket yapamıyordu. Ara sıra bu durumlarda odasına kimsenin girdiğini görüyor, onunla adeta yüz yüze geliyor, ondan yardım aramak istiyordu. O “kimse” ona bakıyor, ama kendisinin ne istediğini anlayamıyordu. Öyle soğuk soğuk bakıyordu. Her tarafı kilitlenmişti sanki. Konuşamıyor, hareket edemiyordu. Gözleriyle dahi bir işaret veremiyordu.

Her zaman sanki kalbinin ortasından açıldığını hisseden bu kuyudan “düşerken”, zaman kavramının yok olduğunu, maddenin ruhtan ayrıldığını anlıyordu galiba. Bu düşüşler o kadar sancı verici ve korkunçtu ki, bu durumdan kendine geldiğinde uykusuna devam etmekten korkuyordu. Tansiyonunu ölçtüğünde, küçüğü yirmi otuzlardaydı.

Bu durumlar, belki insanın ölümünün nasıl olduğunu gösteriyordu. Belki her seferinde ölümden dönüyordu. Belki de bir sabah artık uyanamayacaktı. Ölümün sınırlarında seyahat ediyordu. Başkasına bunu anlatsa, gülüp geçeceklerinden endişe ediyordu ve dolayısıyla, kendi kendine yalnız kalmış bir “ölüm yolcusu” olmuştu. Her akşam yatağına yatarken, dünyaya ve maddeye elveda ediyordu.

Yazıyı beğendiniz mi?

Click on a star to rate it!

Ortalama oy 0 / 5. Vote count: 0

No votes so far! Be the first to rate this post.

Yazıyı beğendiniz mi?

Click on a star to rate it!

Ortalama oy 0 / 5. Vote count: 0

No votes so far! Be the first to rate this post.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir